top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıSaadet Şen

İşin Tadını Neden Kaçırıyoruz? Bu işin Manası Ne?

Dünyayı anlamlandırmak lazım. Değer katmak lazım. Hayatın tadını da kaçırmamak için bir amaç lazım. Nasıl mı bulacağız? Anlamı bulacak mıyız, yapacak mıyız? 




Kendimi yorgun, bitkin, sıkılmış, enerjisiz hissediyorum. Dikkatim dağılıyor, uyuyamıyorum, dinlenmiş uyanamıyorum, motivasyonsuz, mutsuz hissediyorum, erken ölmek istemiyorum diyelerden olabilirsiniz.

Yaptığınız işte size göre anlam eksikliği olabilir.

Daha kolay odaklanmak, daha enerjik, verimli, sağlıklı olmak, kendime saygı duymak istiyorum, daha çok yaşamak, keşfetmek, katkıda bulunmak istiyorum diyenlerden de olabilirsiniz.


Bir pusulaya ihtiyacımız var. Bu pusula değerlerimiz! Motivasyonumuzu, verimliliğimizi ve potansiyelimizi belirler. Değerlerimize uyumlu işler yapmıyorsak, odaklanamıyor, etrafında dolaşıyor, bir türlü başlayamıyor ve başarısız sonuçlar elde ediyoruz.


Dünyaya ne kattığımızla ilgili düşünmeliyiz. Ortak kanı, ne yaptığımızın pek bir önemi yok aslında, nasıl ve neden yaptığımızın önemi var.


Ben Ay’a insan gönderilmesine yardım ediyorum!

Meşhur hikayeyi bilirsiniz. 1962 yılında ABD Başkanı J.F. Kennedy NASA’yı ziyaret eder. Bekçi ile selamlaşıp, ona ne yaptığını sorar. “Ben Ay’a insan gönderilmesine yardım ediyorum”, cevabını alır. 


Yale üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyelerinden Amy Wrzesniewski’nin araştırmasına göre doğru işte çalıştığını düşünenlerin oranı %50 den az, öğrencileri arasında da girdiği iyi işe rağmen endişe ve hüsran yaşayan çok kişi var.


Uzun yıllar süren bir başka araştırmaya göre, amacı olan kişilerin erken ölüm riskinin, diğerlerine göre %15 daha düşük olduğu ortaya çıktı.


Peki memnuniyeti ne sağlıyor? İşe yarama duygusu. Bulduğun anlam verimliliği ve performansı artırıyor. İnsanlığa bir şey vermek, desteklemek ile ilgili. Bir işe yaradığında, işimiz bize daha “anlamlı” geliyor.


Morten Hansen ve Dacher Keltner, Harvard Business School Publishing Corporation Orijinal deki makalelerinde: “işte anlam” kişinin yaptığı işte anlamlı; değerli bir deneyim yaşamasını ifade eder. Bunun “anlamlı iş” ile aynı şey olmadığını belirtelim. Anlamlı iş doğrudan doğruya kişinin yaptığı işin kendisini tanımlar,” derken harika bir farkındalık oluşturuyorlar.


Bana göre de “İşteki anlam: Bir deneyim kazandığımızda, zengin bir deneyim elde ettiğimizde ortaya çıkıyor. Ancak anlamlı iş: Bizim bir mana bir değer kattığımız iş oluyor. Yani ne demek istiyorum, yaptığın iş senin hayalindeki iş olmayabilir, keyif bile almıyor olabilirsin. Bunu keyifli hale getirecek şey, senin bir mana katman. Yani ona verdiğin değer, yani bir iz bırakman her ne yapıyorsan yap.


Daha iyi olmak için aslında iki seçeneğimiz var.


  1. işimize tahammül etmeye çalışacağız.

  2. İşimizdeki tutumuzu revize edeceğiz. 

Gerçek şu ki işini severek yapanlar, en büyük markalar, sanatçılar, çok başarılı gördüğümüz herkes bunu zaten yapıyor. En iyisi iken daha iyi olmak, daha manalı bir şeyler yapmaya çalışmak.


Gelişim içinde vizyonu - revize etmekten bahsediyorum. 


Sadece iyi olmak, bir konuda uzman olmak yeterli gelmiyor artık. Yeni fikirler, teknolojiler, ihtiyaçlar, uzmanlıklar, beceriler dolu dizgin gelirken; “hayır ben aynı kalacağım”, demek çok iyi bir seçenek olmayabilir!


Bireysel olarak neler yapabiliriz?


Konfor alanlarımız çok rahat, çok alışıldık, çok rutindir. Alevi söndürür.

Her ilişki için böyledir. Tüm ilişkilerde gerekli ayar yapmak. arkadaşlarınız, işiniz, çalışma arkadaşlarınız, müşterileriniz, sevgiliniz, çocuklarınız ile olan ilişkilerde daha iyisini bulabilmek için arayışta olmak gerekiyor.


Bir objektif netlik ayarı yaparken, ileri-geri birden çok dener, tekrar ve tekrar. Kariyerimiz boyunca, hatta kariyerimiz bittikten sonra bile yapmak durumunda olduğumuz şey bu aslında.


Kendimizle olan ilişkimizde, dünyanın geri kalanı ile olan ilişkimizde, vizyonumuz daha iyi olsun diye revize etmek gerekebilir. Kısaca her an her yerde RE-vizyona ihtiyaç var. Yeniliğe adapte olmak, yeni disiplinler ile çalışmak, yenilik getirebilmek için ve devam edebilmek için hayata tam da olması gereken bu: Keşfetmek!


Ortada olsa herkesin bir amacı olurdu zaten. Maden gibi sondaj yapmalıyız da, peki bulana kadar ne yapacağız?


Yolda giderken kafamıza bir mana düşecek sanıyorsak aldanabiliriz, yolda giderken karşımıza kocaman bir anlam çıkacak sanıyorsak da aldanıyoruz. Bu böyle olmuyor.


Peki nasıl yapacağız?

Radarlarımız açacağız. Bulmak için kararlı davranarak  ve bir adım daha ileri giderek, anlamı bulmayı beklemek yerine, anlamı yapılandırsak?

Morten Hansen ve Dacher Keltner göre: “Herkesin aradığı anlam farklıdır.
Farklı işlerde farklı anlamlar vardır.”

Bunu biraz daha genişletmeye çalışacağım izninizle:

Şu anda yaptığımızın bir öncekinden bir milim daha fazla iyi olması için çalışacağız. 

  1. Herkes için farklı olabilir.

  2. Her işte farklı olabilir.

  3. Bir işte birden fazla anlam olabilir.

Dikkatiniz burada ve şimdi de kalsın lütfen.


Her şeyden önce, sevsek de sevmesek de mevcut işimize (okulu, kursu, raporu, ödevi, angaryayı) bir anlam katmak için hazır olmak. Buna hevesli olmak, seçici, bu konuda kararlı kalmak gerekiyor. Bir anlam katmaya odaklanmak, her ne yapıyorsak!

Örneğin işimizi yapıyormuş gibi yapmak yerine, gerçekten nasıl daha zengin yapabileceğimize kararlı davranmaktan bahsediyorum.

Böyle bir hedefte, bilinçli bir yaklaşım var, seçicilik var. Görev gibi değil,  benzersiz yapmak.


Ortak kanı, kariyerimizin bütününde-bence hayatımızın sonuna kadar- daha önce hiç yapmadığımız, deneyimlemediğimiz, bilmediğimiz işler yapacağımız yönünde. Bunlara nasıl değer katacağımız için ayrı bir özen gerekli olacak.


Benim yirmi yıl önceki önceliklerim şu andakiler ile,  20 yıl sonraki önceliklerimin ise şimdikiler ile aynı olması beklenemez.. Öz değerlerim çok farklı olmasa da, gelişim göstermiş, farklı değerlerim sıralamasını değiştirmiş olacaktır. 


Gerçekten şu an ile beş yıl sonra bizim için önemli olacak şeyler arasında fark var. Bunu bilmek ne sağlayacak: Şu anda üzüldüklerimiz, enerji harcayacadıklarımız ile bundan sonrakiler ve  yapacaklarımız konusunda karar ve davranış değişikliklerimizi doğru yapmamızı sağlayacak. Hayata katabileceğimiz değer, inşaa edeceğimiz amaç daha gelişmiş daha anlamlı olsun diye, sondaj çalışmalarımıza, planlarımıza hem hız hem derinlik katmamızı destekleyecek.


Dünyaya sunacağımız eşsiz şey ne olabilir?

Ufak tefek, küçücük bir değişiklik ile başlayalım. Bu bize ne sağlayacak, farkındalık, rutinden çıkma ve keşfetme.


Eşsiz bir gülümseme; biz yapabilir, birine bu gülümsemeyi hediye edebiliriz. Aynı zamanda yapacağımız bir ufak dokunuşla başka birinin yüzünde, bu eşsiz gülümsemeyi sağlayabiliriz.


Eşsiz bir sürpriz; çok pahalı olmasına gerek yok, beklenmedik olmasındadır sihir. (Beklenmedik bir zaman, beklenmedik bir şekilde)

Bunun bize faydası ne? Bir şeye yada birine herhangi bir katkı sağladığınızda hayatınızın mana kapısı yavaş yavaş açılıyor ve daha sonra daha büyük bir farkındalığa geçiyorsunuz.    


Eşsiz bir saatte, eşsiz doğayı, daha önce bakmadığımız bir gözle görmek, daha önce dinlemediğimiz bir kulak ile dinlemek, koklamak incelemek…Yani örnek almak. Ağaçlar sizden teşekkür beklemiyor, hayvanlar çok güzel sesleri ve görüntüleri ile, çiçekler kokuları ile sizden bir teşekkür beklemiyorlar. Ama orada bir rehabilite merkezi gibi çalışmaları gibi .En sonunda sizin kendinizi olduğunuzdan daha iyi hissetmenizi sağlayacak  şeyler gibi. 


Birinci adım: Başkalarına daha hissettirmenizden geçiyor. Bu küçük adımdan sonra daha büyükleri bir domino etki ile geliyor ve siz aslında ezber bozuyorsunuz. Küçük farklılıklar hayatınızı dönüştürecek bir etki yaratıyor. Başkalarının hayatına iz bırakacak ilham verecek şeyler yapmanın ilk adımı oluyor.

İşimizin bir parçası olmayan şeylere katkıda bulunmak. 


Her gün gittiğin yoldan farklı bir yolla işe gitmek.

Her gün kullandığın el ile değil, diğeri ile kapıları açmayı denemek.

Hep gittiğin alışveriş yerinden farklı, hep girdiğin elektronik adreslerden, radyodan, televizyondan farklı bir yerde farklı bir şeyler keşfetmek gibi.


Çalışma arkadaşlarımız ne beklerim, nasıl olmalarını isterim?


Çıkaralım bir liste, bu özellikler bizde var mı, yeterli değilse istediğimiz seviyeye nasıl yükseltiriz, nasıl geliştiririz bir bakalım?


Hadi odaklanalım.


1 - Çocukken neleri severdin?

2 - Şimdi yaparken; enerjik, neşeli, eğlenceli, kendine güvenli, iyi hissettiren, motive olduğun neler var hayatında?

3 - Neyi yaparken bir sonraki için bir milim daha ileri götürmeye, iyi sonuçlar almak için, daha iyisi için çalıştığın neler var hayatında?

4 - Kendin ve dünyanın geri kalanı ile (doğa, hayvanlar, çocuklar, yetişkinler, kadınlar, erkekler, kitaplar, haberler, teknoloji, inovasyon) olan tüm ilişkilerinde biraz daha ışıltı katabilmen için neleri farklı yapabilirsin?

5 - Amacını bulmak her zaman kolay olmayabilir, seni gerçekten iyi tanıyan; en güvendiğin, senin gelişiminden mutlu olacak bir arkadaş grubu ile bir dizi geliştirme toplantısı çok aydınlatıcı ve keşfettirici olabilir.


Bakalım beraberce bazı işlerin anlamlarına:

Eğer yemek yapıyorsanız, huzur; temizlik yapıyorsanız, sağlık; araç kullanıyor ve insan taşıyorsanız, kucaklaşma sağlıyorsunuz demektir.


Söylediklerimizden çok yaptıklarımız, şikayetlerimizden çok denediklerimiz, hayatı yaşama şeklimiz, bu konuda kararlı kalmamız; en büyük anlamı oluşturabilir.


Güneşin her sabah doğma konusundaki kararlılığı, gezegendeki ve dışındaki her şeye verdiği anlam, neyi ne kadar etkiliyor bilemeyiz; tıpkı gülümseme konusunda

gösterdiğimiz kararlılığın, neyi ne kadar etkilediğini bilemeyeceğimiz gibi…


Küçücük adımlarla başlamak, kendine ve gezegenin geri kalanına bir şey katma hissi kendini muhteşem hissetmene başlangıç olacak.


Denemeye ne dersin?



bottom of page